Kur’an-ı Kerim Dışında Vahiy Var mıdır? - 2. Bölüm
Giriş
İslam teolojisinde vahiy, Allah'ın bir kulu veya peygambere ilettiği mesaj anlamına gelir. Kur’an, vahyin en açık ve son ifadesi olsa da, Kur’an dışı vahiy kavramı da literatürde yer bulur. Bu yazıda, Kur’an dışındaki vahiy çeşitlerini ve itikadi çerçeveyi ele alacağız.
Vahiy Kavramının Temel Anlamı
Vahiy, ileti, emir ve yönlendirme anlamlarında kullanılır. Peygamberler, Allah’tan doğrudan veya meleğin aracıyla aldığı mesajlar vesilesiyle görevlerini yürütmüşlerdir. Bu bağlamda vahiy, tek bir formla sınırlı değildir; yazılı kitaplar (tebliğ ve beyan) de vahyin bir uzantısı olarak kabul edilir. Kur’an ise önceki vahiylerin (Tevrat, Zebur, İncil) Allah tarafından onlara gönderildiğini hatırlatır.
Kur’an Dışındaki Vahiyin Kaynak ve Örnekleri
Eski vahiyler: Tevrat, Zebur ve İncil
Tevrat, Zebur ve İncil gibi semavi kitaplar, Allah’ın geçmiş peygamberlere ilettiği vahiyler olarak kabul edilir. Bu kitaplar, Hz. Muhammed’den önceki dönemde hüküm ve yol gösterici olarak indirilmişti ve Kur’an dışı vahiy olarak değerlendirilir. Onlar, peygamberlerin görevini şekillendiren temel kaynaklardır.
Meryem Ana’ya Gelen Vahiy
Kuran’da Meryem’e (Maryam) gelen haber, melek Cebrail tarafından iletilir. Bu olay, vahyin yalnızca yazılı metinlerle sınırlı olmadığını, ilahi iletişimin farklı biçimlerde tezahür edebileceğini gösterir. Meryem’e gelen uyarı ve doğacak olan Mesih hakkında verilen haber, vahyin bir örneği olarak görülür.
İlham ve rüya olarak vahiy
Bazı İslam düşünürleri, ilham (ilham) ve rüya yoluyla gelen mesajları vahiy kategorisine dahil eder. Ancak bu tür iletiler, kesin olarak peygamberlik görevine özgü olan vahiy ile aynı statüde değildir ve daha çok kişinin içsel hidayetiyle ilgilidir. Bununla birlikte Allah’ın yol göstericiliği ve doğru yolun hatırlatılması açısından önemli bir işlev görürler.
Khatm-i Nebiyyin ve sonrası vahiy
Geleneksel itikadımıza göre Hz. Muhammed, “son peygamber” (khatam an-nabiyyîn) olarak kabul edilir. Bu bakış açısı, yeni bir yazılı vahyin veya yeni bir peygamberin görevlendirilmesini genelde reddeder. Ancak Allah’ın hidayeti ve lütfu, inananlar üzerinde farklı yollarla sürdürülebilir: akıl, fıtrat, geçmiş vahiylerle uyum içinde hareket eden hayat rehberi anlayışı gibi. Bu noktada vahiy kavramı konusunda net sınırlar belirlenir.
Teolojik Değerlendirme ve Dikkat Edilecek Noktalar
- Kur’an dışı vahiy, Allah ile ilişkilidir ve genelde peygamberlerin görevlerini yerine getirme süreçlerinde rol oynar. Bu vahiyler, kutsal kitaplar, meleklerden gelen haberler veya ilham biçiminde tezahür edebilir.
- İlham ve hidayet, inananlar için günlük yaşamı yönlendiren süreçlerdir; ancak Kur’an ve Sünnet’e dayanır ve onlara aykırı olmayacak şekilde değerlendirilir.
- Günümüzde “yeni vahiy” iddiaları bazı çevrelerde gündeme gelse de, İslam’ın ana teolojisi Hz. Muhammed’in peygamberliğinin son olduğu yönündedir. Bu, Kutsal Metinler ve Sünnet ışığında güvence altındadır.
Sonuç
Kur’an dışındaki vahiy kavramı, teolojik olarak varlığı kabul edilen bir olgudur; ancak bunun hangi kapsam ve statülerde olduğuna dair sınırlar, Sünni itikatta koyudur. Eski vahiyler ve Meryem’e gelen haber gibi örnekler, vahyin tek bir formla sınırlı olmadığını gösterir. Yine de günümüzde yeni bir vahyin gelmesi anlayışı, Khatm-i Nebiyyin inancıyla çeliştiğinden genel olarak reddedilir. Bu konum, vahyin kaynağı olan Allah’a talepte bulunan bir hidayet süreci olarak görülmelidir.
Not: Bu bölüm, Kur’an dışındaki vahiy kavramını genel hatlarıyla özetler; konuyla ilgili daha geniş delil için klasik tefsir ve hadis literatürü incelenmelidir.











Henüz hiç yorum yapılmadı.
Yorum Yap